Bu Blogda Ara
24 Temmuz 2020 Cuma
17 Temmuz 2020 Cuma
PRP
PRP(Platelet Rich Plasma) yani zenginleştirilmiş plazma
tedavisidir. PRP halen plastik cerrahi, dermatoloji, diş hekimliği ve
ortopedide çok çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır.
PRP son yıllarda ortopedide kıkırdak, tendon ve bağ iyileşmesi amacı ile
başarı ile kullanılmaktadır.
PRP nin içeriği; Kişinin kendisinden alınan kan özel bir alet
yardımı ile içerisine hiçbir katkı maddesi konulmadan birkaç dakika
içerisinde ayrıştırılmakta bu kandan 5-7 cc civarında içerisinde yoğun
iyileştirme ve ödem azaltıcı faktörlerin bulunduğu zengin plazma elde
edilmektedir.
PRP ortopedik tedavide yaygın
olarak eklem kıkırdağı hasarlarının tedavisi için kullanılmaktadır. Ayrıca kas,
tendon ve bağ yaralanmalarının iyileşme süresini kısalttığı da bilinmektedir.
Sporcularda bu amaçla kullanılmakta ve da spora dönüş süresini kısaltmaktadır.
PRP uygulama yöntemleri
farklılıklar göstermektedir. PRP enjeksiyonunun en az 2 veya 3 kez
tekrarlanması gerekmektedir.
Bu yöntem
birkaç kez tekrarlandığında kıkırdak hasarına bağlı oluşan ağrı ve şişme
ataklarının azaldığı hastanın hareket kapasitesinin belirli bir süre için
arttığı bilimsel çalışmalar ile ortaya konulmuştur. Özellikle yaşlı
hastalarda protez ameliyatı yaşı ileri atılmış, hastaya birkaç sene
kazandırılmış olmaktadır. Tamamen doğal vucut sıvısı olan bu madde hakkında
yapılan bilimsel çalışmalarda herhangi bir yan etki bildirilmemiştir. Bu
nedenle kireçlenmesi bulunan hastalarda hasta fayda gördüğü sürece
uygulanmasında herhangi bir sakınca yoktur.
PRP
ile elde edilen serum sarı renkli ve şeffaf bir sıvıdır. Eğer bu sıvı süt gibi
koyu renkli ise hastanın Kan yağları(Trigliseritleri) oldukça yüksektir. Bu
durumda hasta uyarılmalı ve kan lipid profili mutlaka ölçülmelidir.
12 Temmuz 2020 Pazar
TENİSÇİ DİRSEĞİ ( LATERAL EPİKONDİLİT)
Tenisçi Dirseği Nedir?
Dirseğin dış kısmındaki lateral epikondil adı verilen kemiğe yapışan tendonların dejenerasyonu sonucu oluşan ağrıya tenisçi dirseği denir. İlk olarak tenis oynayanlarda tanımlanan bir hastalık olduğu için tenisçi dirseği ismini almıştır.
Dirseğin dış kısmındaki lateral epikondil adı verilen kemiğe yapışan tendonların dejenerasyonu sonucu oluşan ağrıya tenisçi dirseği denir. İlk olarak tenis oynayanlarda tanımlanan bir hastalık olduğu için tenisçi dirseği ismini almıştır.
Kimler Risk Altında?
Daha çok mesleki olarak
uzun süre kol gücü gerektiren işler ile uğraşan kişilerde, özellikle bilgisayar
kullanmak zorunda olan kişilerede üst ekstremite kas iskelet hastalıkları,
dolayısı ile tenisçi dirseği görülme sıklığı artmaktadır.
Tenisçi Dirseği Nasıl Ortaya Çıkıyor?
Tenisçi dirseği
çoğunlukla aktivite sonrasında dirseğin dış kısmından başlayıp ön kola yayılan
künt ağrı ile ortaya çıkar. Lateral epikondil adı verilen dirsek dış
kenarındaki kemiğe yapışan tendonlar üzerinde mikro yırtıklar ile başladığı
bilinmektedir. Bu mikro yırtıklar zaman içerisinde düşük şiddetteki travmaların
sık tekrarlanması sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Hangi Hareketler Buna Neden Oluyor?
Özellikle yumruk sıkılı
iken bileğin dışa doğru dirençli olarak çevrildiği hareketler ile ortaya çıkar;
Erkeklerde tornavida kullanmak bayanlarda ise elbezi sıkma hareketleri ile en
fazla görülür. Son yıllarda bilgisayar kullanımının yaygınlaşması ile uzun
süreli klavye veya mouse kullanan kişilerde daha sık görülmektedir. Kısa sürede
çok fazla kişi ile tokalaşmak bile tenisçi dirseğine neden olabilmektedir.
Özellikle hastalar diş ağrısına
benzer sabit ve sürekli künt ağrıdan şikayet ederler. Sürekli ağrı hayat
kalitesini düşürüp kişiyi mutsuzluğa, işinde verimsizliğe sürüklemektedir.
Nasıl Tanı Konuluyor?
Genellikle muayene ile
tanı konulur; dirsek dış çıkıntı kemiğinin 5 mm kadar alt kısmına baskı
uygulandığında ağrı ortaya çıkması spesifiktir. El bileğinin yukarı doğru
kaldırılmasına karşı kuvvet uygulandığında dirsek dış kemiği civarında ağrı
ortaya çıkar, ayrıca ön kolu dirence karşı dışa çevirmekte ağrıyı artırır.
Bazen dirsek eklemini ilgilendiren başka hastalıklardan ayırmak için röntgen-
MR gibi radyolojik görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Özellikle dirsek
eklemine yakın bulunan “Posterior interosöz” sinir olarak isimlendirilen sinir
sıkışması tenisçi dirseği ile karışabilmektedir. Detaylı muayene ile ayırıcı
tanı yapılabilir. Tenisçi dirseği ve sinir sıkışması %5 hastada birlikte
bulunabilir
Tenisçi Dirseğinden Korunmak Nasıl Korunulur?
Tenisçi dirseğinden
korunmak için özellikle sık tekrarlanan hareketlerden kaçınmak en önemli çözüm
yoludur. Geçmişte ev hanımlarının temizlik sonrasında uzun süre ara vermeden
bez sıkmaları, erkeklerin uzun süre tornavida kullanması en önemli nedenler
arasında yer alırken; günümüzde uzun süreli mouse kullanılması ve bu mouse’un
çok sıkı kavranarak tutulması en önemli nedenlerden biri halini almıştır,
ayrıca tenis sporuna olan ilginin her geçen gün artması sonucu amatör
sporcuların uzun sure uygun olmayan raket ile vuruş yapılaması günümüzde en
önemli nedenler arasında yer almaktadır.
Korunmak için özellikle Mouse kullanımı sırasında ;
1- Mouse un çok sıkı tutulmaması
2-Küçük Mouse kullanımından kaçınılması,
hatta avuç içini dolduracak büyüklükte Mouse kullanılması,
3- Yapılan işe belirli periyotlar
halinde ara verilmesi.
4-Amatör sporcularda:
Kolay kavranabilen, çok sert olmayan kaliteli raketlerin kullanılması tenisçi
dirseğine yakalanma sıklığını azaltmaktadır.
Tenisçi Dirseği Nasıl Tedavi Ediliyor?
Tenisçi dirseği %90-95
oranında ameliyat dışı yöntemler ile tedavi edilebilmektedir.
Ağrılar yeni başlamış
ise; ilaç- buz ve istirahat tedavisi oldukça başarılıdır. Eğer bu yöntemler ile
tedavi sağlanamaz ise özel dirseklik kullanımı- Atelleme yöntemleri- Fizik
Tedavi uygulamalar(ESWT, masaj, ultrason vb.) veya enjeksiyon yöntemlerinden
birisi ve birkaçı birlikte kullanılabilir. En az 6-8 ay süren tedavi sonrasında
hastaların %5-10’u bu tedavi yöntemlerinden fayda görmediği için ameliyat
edilmektedir. İlaç ve istirahat tedavisinden fayda görmeyen hastalara
enjeksiyon tedavisi uygulanmaktadır. Enjeksiyon tedavisinde 2 yöntem ön plana
çıkmaktadır. Birincisi steroid(kortizon) enjeksiyonu yapmaktır. Bu yöntem çok
uzun yıllardır kullanılmaktadır. Bu yöntemin başarı oranı %40-60 aralığındadır.
Bu yöntem aynı dirseğe 1-3 kez denenmektedir. İkinci enjeksiyon yöntemi ise PRP
enjeksiyonudur. PRP’nin başarı oranı kortizondan %10-20 daha fazladır. Son
yıllarda yan etki görülme oranının daha az olması ve hastanın kendi kanından
elde edilen bir ürün olması nedeni ile tenisçi dirseği tedavilerinde daha fazla
kullanılmaya başlanmıştır.
7 Temmuz 2020 Salı
D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ
Dünyada yaklaşık bir milyar kişide D
vitamini eksikliği olduğu tahmin edilmektedir. Ekvatordan kuzeye gittikçe güneş
ışığının dikliğindeki azalmaya bağlı olarak D vitamini eksikliği görülme
sıklığı artmaktadır. Ülkemizde de D vitamini eksikliği oldukça yüksektir.
D
vitamini eksiklik değeri nedir?
Kan D vitamini(25 OH vitamin D)
değerinin :
20-30 arası yetersizlik
20 nin altında olması eksiklik
10 nun altında olması ciddi eksiklik
olarak tanımlanmaktadır.
D
vitamini nasıl oluşur?
Günlük D vitamini ihtiyacının ancak
%10 u besinler ile hazır olarak alınmaktadır. Geriye kalan %90 ihtiyacı güneş ışığı sayesinde
deride sentezlenir.
Başlıca D vitamini, kaynağı Güneşten
gelen Ultraviyole B ışınlarıdır. Bu ışınlar deride D3 vitamini oluşmasını sağlar. Diyetle alınan
D vitamini bitkilerden D2, hayvansal besinlerden D3 olarak alınır. Bu güneş
ışını sayesinde yapılan veya diyetle alınan D vitamini önce karaciğer sonrada
böbrekte işlem gördükten sonra aktif D vitamini haline( 1,25(OH) vitamin D ye )
dönüşür.
D
Vitamini Eksiklik sebepleri nelerdir?
1-Yetersiz Güneş ışığına maruz
kalma: Güneşin az olduğu iklimde yaşamak, kapalı kıyafetler giymek
2-İleri yaş
3-Besinler ile D vitamini oluşumuna
katkıda bulunan maddelerin yetersiz alımı veya mide bağırsak hastalıklarına
bağlı yetersiz emilimi.
4-Bazı Karaciğer ve Böbrek
hastalıkları
5-D vitamini yıkımına yol açan bazı
ilaçların kullanılması
6-D vitamini direnci
D vitamini en fazla hangi
besinlerde bulunur?
Balık, karaciğer ve yumurta
sarısında bulunmaktadır.
Ancak besinler ile günlük D vitamini
ihtiyacının %10 kadarı karşılanmaktadır.
Hangi mevsim ve saatte en fazla D vitamini oluşur?
Güneş ışınlarının D vitamini yapımına katkısı
olabilmesi için ışınların dünyaya geliş açısı önemlidir. Etkili D vitamini
sentezi Mayıs tan Kasıma ayına kadar olan periyotta saat 10:00 ile 15:00
saatleri arasında yapılır. Güneş koruyucu krem kullanılması D vitamini
oluşmasını engeller. Ayrıca UV ışınları camdan yeterince geçemediği için
pencere arkasından güneşlenmenin D vitamini oluşumuna faydası yoktur. Açık
tenli insanlarda yukarıda belirtilen saatler arasında kollar-bacaklar ve yüzün
15 dakika süre ile güneşe maruz kalması yeterli olmaktadır. Koyu tenli
kişilerde bu süre daha uzundur. Yapılan bilimsel çalışmalarda özellikle kapalı
kıyafet giyenlerde daha az güneş ışığına maruz kalındığı için D vitamini
eksikliği görülme sıklığı daha fazladır.
Türkiye’yi de içine alan çok uluslu
(18 ülke) bir bilimsel çalışmada menapoza girmiş bayanlarda D vitamini
sonuçlarına bakıldığında En düşük D
vitamini değerlerinin Orta doğu ülkelerinde olduğu saptanmıştır. Bu 18 ülkenin
ortalamasında menapoz sonrası bayanların %68 inde D vitaminin düşük olduğu,
Türkiyede yapılan ölçümlerde ise
deneklerin %76 sında ideal D vitamini değeri olan 30ng ml nin altında olduğu tespit edilmiştir.
D
vitamini Eksikliği hangi şikayetlere yol açar?
Çoğunlukla kısa süreli D vitamin eksikliği vucutta fark edilmez.
Eksiklik süresi uzadığında Osteoporoza
bağlı yaygın kemik ve kas ağrısı, kas güçsüzlüğü, halsizlik ve depresyona yol
açabilir.
D
vitamini eksikliği Kemik erimesi yapar mı?
D vitamini (25 OH vitamin D)
değerinin 20 nin altında olması Osteoporoza neden olur. D vitamini süt ürünleri
ile aldığımız kalsiyumun vucutta tutulmasında ve bağırsaktan kemiğe
taşınmasında önemli role sahiptir. D vitamini eksik kişilerde yüksek miktarda
kalsiyum alınsa bile kemik erimesi görülebilir.
D
vitamini eksikliği tanısı nasıl konulur?
D vitaminin nihai hali olan “1,25
(OH) vitamin D” yarılanma ömrü 4
saattir. Bu nedenle kanda doğru değerlerin ölçülmesi zordur. Bu nedenle D
vitamininin ön basamağı olan “25(OH) vitamin D” değerinin ölçülmesi ile tanı
konulur. Gün içerisinde kan D vitamini değerleri değişkenlik gösterebilir, bu
nedenle en doğru değer Sabah aç karnına 8:00-10:00 saatleri arasında ölçüm
yapılarak bulunur.
Kimlerde D vitamini Ölçümü
yapılmalıdır?
1- Kemiği zayıflatan hastalığı olan
kişilerde
2-Kas iskelet sistemi ile ilgili
şikayeti olan kişilerde
3- Risk grubundaki kişilerde( Güneş
ışığı görmeyenlerde-koyu tenlilerde- obezlerde- sık hamilelik
geçirenlerde-emziren annelerde- kortizon kullananlarda- bağırsak hastalığı
bulunanlarda)
D
vitamini eksikliği tedavisi nasıl yapılır?
Kan
25(OH) vitamin D değeri 30 un üzerinde
ise tedaviye gerek yoktur. İdeal D vitamini değeri 30-50 arasıdır. Eğer 20 nin
altında ise önce yükleme tedavisi yapılıp, ardından idame tedavisine geçilir ve
1 yıl süre ile bu tedavi D vitamini damla olarak yaşa ve eksiklik
miktarına göre doktorunuz tarafından ayarlanır. Eğer değer 20-30 arasında ise o zaman yükleme
tedavisi yapılmadan direk günlük damla ile tedaviye başlanır.
D vitamini tedavisinde D vitamini ampullerin
kullanılması sakıncalıdır. Her bir ampulde çok yüksek dozda D vitamini olup ani
börek yetmezli yapabildiği bildirilmiştir.
D vitamini ampuller sadece doktorunuz tarafından gerekli görüldüğünde
bazı emilim bozukluğu yapan bağırsak hastalıklarında kullanılabilir.
Literatür:
1- Osteoporoz ve metabolik kemik
hastalıkları tanı ve tedavi klavuzu 2016, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma
Derneği
2- Crucial role of vitamin D in the
musculoskeletal system. Wintermayer E. Ihle C, Ehnert S, Stöckle U et al. Nutrients
2016, 8, 319.
3- The prevalance of vitamin D
inadequacy amongst women with osteoporosis: an international epidemiological
investigation. Journal of İnternal Medicine 2006, 260:245-254
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)