Bu Blogda Ara

17 Temmuz 2020 Cuma

PRP


PRP(Platelet Rich Plasma) yani zenginleştirilmiş plazma tedavisidir. PRP halen plastik cerrahi, dermatoloji, diş hekimliği ve ortopedide çok çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır.
 PRP son yıllarda ortopedide  kıkırdak, tendon ve bağ iyileşmesi amacı ile başarı ile kullanılmaktadır.
 PRP nin içeriği;  Kişinin kendisinden alınan kan özel bir alet yardımı ile içerisine hiçbir katkı maddesi konulmadan birkaç dakika içerisinde  ayrıştırılmakta  bu kandan 5-7 cc civarında içerisinde yoğun iyileştirme ve ödem azaltıcı faktörlerin bulunduğu zengin plazma elde edilmektedir.

PRP ortopedik tedavide yaygın olarak eklem kıkırdağı hasarlarının tedavisi için kullanılmaktadır. Ayrıca kas, tendon ve bağ yaralanmalarının iyileşme süresini kısalttığı da bilinmektedir. Sporcularda bu amaçla kullanılmakta ve da spora dönüş süresini kısaltmaktadır.
PRP uygulama yöntemleri farklılıklar göstermektedir. PRP enjeksiyonunun en az 2 veya 3 kez tekrarlanması gerekmektedir. 

 Bu yöntem birkaç kez tekrarlandığında kıkırdak hasarına bağlı oluşan ağrı ve şişme ataklarının azaldığı hastanın hareket kapasitesinin belirli bir süre için arttığı bilimsel çalışmalar ile ortaya konulmuştur. Özellikle yaşlı hastalarda  protez ameliyatı  yaşı ileri atılmış, hastaya birkaç sene kazandırılmış olmaktadır. Tamamen doğal vucut sıvısı olan bu madde hakkında yapılan bilimsel çalışmalarda herhangi bir yan etki bildirilmemiştir. Bu nedenle kireçlenmesi bulunan hastalarda hasta fayda gördüğü sürece uygulanmasında herhangi bir sakınca yoktur. 
PRP ile elde edilen serum sarı renkli ve şeffaf bir sıvıdır. Eğer bu sıvı süt gibi koyu renkli ise hastanın Kan yağları(Trigliseritleri) oldukça yüksektir. Bu durumda hasta uyarılmalı ve kan lipid profili mutlaka ölçülmelidir.



12 Temmuz 2020 Pazar

TENİSÇİ DİRSEĞİ ( LATERAL EPİKONDİLİT)


  

Tenisçi Dirseği Nedir?
Dirseğin dış kısmındaki lateral epikondil adı verilen kemiğe yapışan tendonların dejenerasyonu sonucu oluşan ağrıya tenisçi dirseği denir. İlk olarak tenis oynayanlarda tanımlanan bir hastalık olduğu için tenisçi dirseği ismini almıştır.
Kimler Risk Altında?
Daha çok mesleki olarak uzun süre kol gücü gerektiren işler ile uğraşan kişilerde, özellikle bilgisayar kullanmak zorunda olan kişilerede üst ekstremite kas iskelet hastalıkları, dolayısı ile tenisçi dirseği görülme sıklığı artmaktadır.
Tenisçi Dirseği Nasıl Ortaya Çıkıyor?
Tenisçi dirseği çoğunlukla aktivite sonrasında dirseğin dış kısmından başlayıp ön kola yayılan künt ağrı ile ortaya çıkar. Lateral epikondil adı verilen dirsek dış kenarındaki kemiğe yapışan tendonlar üzerinde mikro yırtıklar ile başladığı bilinmektedir. Bu mikro yırtıklar zaman içerisinde düşük şiddetteki travmaların sık tekrarlanması sonucunda ortaya çıkmaktadır.

Hangi Hareketler Buna Neden Oluyor?
Özellikle yumruk sıkılı iken bileğin dışa doğru dirençli olarak çevrildiği hareketler ile ortaya çıkar; Erkeklerde tornavida kullanmak bayanlarda ise elbezi sıkma hareketleri ile en fazla görülür. Son yıllarda bilgisayar kullanımının yaygınlaşması ile uzun süreli klavye veya mouse kullanan kişilerde daha sık görülmektedir. Kısa sürede çok fazla kişi ile tokalaşmak bile tenisçi dirseğine neden olabilmektedir.
Özellikle hastalar diş ağrısına benzer sabit ve sürekli künt ağrıdan şikayet ederler. Sürekli ağrı hayat kalitesini düşürüp kişiyi mutsuzluğa, işinde verimsizliğe sürüklemektedir.
Nasıl Tanı Konuluyor?
Genellikle muayene ile tanı konulur; dirsek dış çıkıntı kemiğinin 5 mm kadar alt kısmına baskı uygulandığında ağrı ortaya çıkması spesifiktir. El bileğinin yukarı doğru kaldırılmasına karşı kuvvet uygulandığında dirsek dış kemiği civarında ağrı ortaya çıkar, ayrıca ön kolu dirence karşı dışa çevirmekte ağrıyı artırır. Bazen dirsek eklemini ilgilendiren başka hastalıklardan ayırmak için röntgen- MR gibi radyolojik görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Özellikle dirsek eklemine yakın bulunan “Posterior interosöz” sinir olarak isimlendirilen sinir sıkışması tenisçi dirseği ile karışabilmektedir. Detaylı muayene ile ayırıcı tanı yapılabilir. Tenisçi dirseği ve sinir sıkışması %5 hastada birlikte bulunabilir

Tenisçi Dirseğinden Korunmak Nasıl Korunulur?
Tenisçi dirseğinden korunmak için özellikle sık tekrarlanan hareketlerden kaçınmak en önemli çözüm yoludur. Geçmişte ev hanımlarının temizlik sonrasında uzun süre ara vermeden bez sıkmaları, erkeklerin uzun süre tornavida kullanması en önemli nedenler arasında yer alırken; günümüzde uzun süreli mouse kullanılması ve bu mouse’un çok sıkı kavranarak tutulması en önemli nedenlerden biri halini almıştır, ayrıca tenis sporuna olan ilginin her geçen gün artması sonucu amatör sporcuların uzun sure uygun olmayan raket ile vuruş yapılaması günümüzde en önemli nedenler arasında yer almaktadır.

Korunmak için özellikle Mouse kullanımı sırasında ;
1- Mouse un çok sıkı tutulmaması
2-Küçük Mouse kullanımından kaçınılması, hatta avuç içini dolduracak büyüklükte Mouse kullanılması,
3- Yapılan işe belirli periyotlar halinde ara verilmesi.
4-Amatör sporcularda: Kolay kavranabilen, çok sert olmayan kaliteli raketlerin kullanılması tenisçi dirseğine yakalanma sıklığını azaltmaktadır.
Tenisçi Dirseği Nasıl Tedavi Ediliyor?
Tenisçi dirseği %90-95 oranında ameliyat dışı yöntemler ile tedavi edilebilmektedir.
Ağrılar yeni başlamış ise; ilaç- buz ve istirahat tedavisi oldukça başarılıdır. Eğer bu yöntemler ile tedavi sağlanamaz ise özel dirseklik kullanımı- Atelleme yöntemleri- Fizik Tedavi uygulamalar(ESWT, masaj, ultrason vb.) veya enjeksiyon yöntemlerinden birisi ve birkaçı birlikte kullanılabilir. En az 6-8 ay süren tedavi sonrasında hastaların %5-10’u bu tedavi yöntemlerinden fayda görmediği için ameliyat edilmektedir. İlaç ve istirahat tedavisinden fayda görmeyen hastalara enjeksiyon tedavisi uygulanmaktadır. Enjeksiyon tedavisinde 2 yöntem ön plana çıkmaktadır. Birincisi steroid(kortizon) enjeksiyonu yapmaktır. Bu yöntem çok uzun yıllardır kullanılmaktadır. Bu yöntemin başarı oranı %40-60 aralığındadır. Bu yöntem aynı dirseğe 1-3 kez denenmektedir. İkinci enjeksiyon yöntemi ise PRP enjeksiyonudur. PRP’nin başarı oranı kortizondan %10-20 daha fazladır. Son yıllarda yan etki görülme oranının daha az olması ve hastanın kendi kanından elde edilen bir ürün olması nedeni ile tenisçi dirseği tedavilerinde daha fazla kullanılmaya başlanmıştır.

7 Temmuz 2020 Salı

D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ



Dünyada yaklaşık bir milyar kişide D vitamini eksikliği olduğu tahmin edilmektedir. Ekvatordan kuzeye gittikçe güneş ışığının dikliğindeki azalmaya bağlı olarak D vitamini eksikliği görülme sıklığı artmaktadır. Ülkemizde de D vitamini eksikliği oldukça yüksektir.
D vitamini eksiklik değeri nedir?
Kan D vitamini(25 OH vitamin D) değerinin :
 20-30 arası yetersizlik
20 nin altında olması eksiklik
10 nun altında olması ciddi eksiklik olarak tanımlanmaktadır.
D vitamini nasıl oluşur?
Günlük D vitamini ihtiyacının ancak %10 u besinler ile hazır olarak alınmaktadır. Geriye  kalan %90 ihtiyacı güneş ışığı sayesinde deride sentezlenir.
Başlıca D vitamini, kaynağı Güneşten gelen Ultraviyole B ışınlarıdır. Bu ışınlar deride  D3 vitamini oluşmasını sağlar. Diyetle alınan D vitamini bitkilerden D2, hayvansal besinlerden D3 olarak alınır. Bu güneş ışını sayesinde yapılan veya diyetle alınan D vitamini önce karaciğer sonrada böbrekte işlem gördükten sonra aktif D vitamini haline( 1,25(OH) vitamin D ye ) dönüşür.
D Vitamini Eksiklik sebepleri nelerdir?
1-Yetersiz Güneş ışığına maruz kalma: Güneşin az olduğu iklimde yaşamak, kapalı kıyafetler giymek
2-İleri yaş
3-Besinler ile D vitamini oluşumuna katkıda bulunan maddelerin yetersiz alımı veya mide bağırsak hastalıklarına bağlı yetersiz emilimi.
4-Bazı Karaciğer ve Böbrek hastalıkları
5-D vitamini yıkımına yol açan bazı ilaçların kullanılması
6-D vitamini direnci
D vitamini en fazla hangi besinlerde bulunur?
Balık, karaciğer ve yumurta sarısında bulunmaktadır.
Ancak besinler ile günlük D vitamini ihtiyacının %10 kadarı karşılanmaktadır.
Hangi  mevsim ve saatte en fazla D vitamini oluşur?
 Güneş ışınlarının D vitamini yapımına katkısı olabilmesi için ışınların dünyaya geliş açısı önemlidir. Etkili D vitamini sentezi Mayıs tan Kasıma ayına kadar olan periyotta saat 10:00 ile 15:00 saatleri arasında yapılır. Güneş koruyucu krem kullanılması D vitamini oluşmasını engeller. Ayrıca UV ışınları camdan yeterince geçemediği için pencere arkasından güneşlenmenin D vitamini oluşumuna faydası yoktur. Açık tenli insanlarda yukarıda belirtilen saatler arasında kollar-bacaklar ve yüzün 15 dakika süre ile güneşe maruz kalması yeterli olmaktadır. Koyu tenli kişilerde bu süre daha uzundur. Yapılan bilimsel çalışmalarda özellikle kapalı kıyafet giyenlerde daha az güneş ışığına maruz kalındığı için D vitamini eksikliği görülme sıklığı daha fazladır.
Türkiye’yi de içine alan çok uluslu (18 ülke) bir bilimsel çalışmada menapoza girmiş bayanlarda D vitamini sonuçlarına bakıldığında  En düşük D vitamini değerlerinin Orta doğu ülkelerinde olduğu saptanmıştır. Bu 18 ülkenin ortalamasında menapoz sonrası bayanların %68 inde D vitaminin düşük olduğu, Türkiyede yapılan ölçümlerde ise  deneklerin %76 sında ideal D vitamini değeri olan 30ng ml  nin altında olduğu tespit edilmiştir.

D vitamini Eksikliği hangi şikayetlere yol açar?
Çoğunlukla kısa süreli  D vitamin eksikliği vucutta fark edilmez. Eksiklik süresi uzadığında  Osteoporoza bağlı yaygın kemik ve kas ağrısı, kas güçsüzlüğü, halsizlik ve depresyona yol açabilir.
D vitamini eksikliği Kemik erimesi yapar mı?
D vitamini (25 OH vitamin D) değerinin 20 nin altında olması Osteoporoza neden olur. D vitamini süt ürünleri ile aldığımız kalsiyumun vucutta tutulmasında ve bağırsaktan kemiğe taşınmasında önemli role sahiptir. D vitamini eksik kişilerde yüksek miktarda kalsiyum alınsa bile kemik erimesi görülebilir.
D vitamini eksikliği tanısı nasıl konulur?
D vitaminin nihai hali olan “1,25 (OH) vitamin D”  yarılanma ömrü 4 saattir. Bu nedenle kanda doğru değerlerin ölçülmesi zordur. Bu nedenle D vitamininin ön basamağı olan “25(OH) vitamin D” değerinin ölçülmesi ile tanı konulur. Gün içerisinde kan D vitamini değerleri değişkenlik gösterebilir, bu nedenle en doğru değer Sabah aç karnına 8:00-10:00 saatleri arasında ölçüm yapılarak bulunur.
Kimlerde D vitamini Ölçümü yapılmalıdır?
1- Kemiği zayıflatan hastalığı olan kişilerde
2-Kas iskelet sistemi ile ilgili şikayeti olan kişilerde
3- Risk grubundaki kişilerde( Güneş ışığı görmeyenlerde-koyu tenlilerde- obezlerde- sık hamilelik geçirenlerde-emziren annelerde- kortizon kullananlarda- bağırsak hastalığı bulunanlarda)
D vitamini eksikliği tedavisi nasıl yapılır?
Kan  25(OH) vitamin D değeri  30 un üzerinde ise tedaviye gerek yoktur. İdeal D vitamini değeri 30-50 arasıdır. Eğer 20 nin altında ise önce yükleme tedavisi yapılıp, ardından idame tedavisine geçilir ve 1 yıl süre ile bu tedavi D vitamini damla olarak yaşa ve eksiklik miktarına göre doktorunuz tarafından ayarlanır. Eğer  değer 20-30 arasında ise o zaman yükleme tedavisi yapılmadan direk günlük damla ile tedaviye başlanır.
D vitamini tedavisinde D vitamini ampullerin kullanılması sakıncalıdır. Her bir ampulde çok yüksek dozda D vitamini olup ani börek yetmezli yapabildiği bildirilmiştir.  D vitamini ampuller sadece doktorunuz tarafından gerekli görüldüğünde bazı emilim bozukluğu yapan bağırsak hastalıklarında kullanılabilir.
Literatür:
1- Osteoporoz ve metabolik kemik hastalıkları tanı ve tedavi klavuzu 2016, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği
2- Crucial role of vitamin D in the musculoskeletal system. Wintermayer E. Ihle C, Ehnert S, Stöckle U et al. Nutrients 2016, 8, 319.
3- The prevalance of vitamin D inadequacy amongst women with osteoporosis: an international epidemiological investigation. Journal of İnternal Medicine 2006, 260:245-254