Menapoza giren kadınlarda görülen osteoporoza “Postmenapozal
Osteoporoz” denir. Menapozla birlikte östrojen hormonunun hızla azalmasıyla
birlikte ortaya çıkar. Bu dönemde osteoporotik hastalarda kırık gelişmeden önce
hiçbir şikayet olmayabilir. Basit düşmeler ile omurga, kalça ve el bilek kırığı
sıkça ortaya çıkar. Kalça kırığı geçiren kadınlarda kırık sonrası iki yıl
içinde ölüm riski %12-20 arasındadır.
Basit travma ile kırık oluştuktan sonra osteoporoz tanısını
koymak kolaydır. Eğer hastada düşük enerjili travma ile kırık meydana geliyor
ise osteoporoz akla kolay gelir. Ancak henüz kırık meydana gelmemiş hastalarda
bazı önemli durumların dikkatle irdelenmesi osteoporoz tanısına götürebilir.
Osteporozun erken döneminde hiçbir şikayet olmamakla birlikte herhangi bir
nedenle kemik röntgeni çekilen hastaların kemik kalitesinin değerlendirilmesi
tecrübeli bir ortopedisti osteoporozdan şüphelendirebilir. Ayrıca hastanın
sırtında kifoz dediğimiz kamburlaşma artışı, boy kısalması, yaygın sırt ve bel
ağrısıda osteoproz şüphesi duymak için yeterlidir. Ayrıca aşağıdaki etkenler
postmenapozal kadınlarda osteoporoz riskini artırmaktadır.
Postmenapozal
kadınlarda osteoporozdan şüphelenilmesi gerekeken durumlar
1-
Sigara
kullanımı
2-
Alkol
kullanımı
3-
Düşük vucut kitle indeksi
4-
Osteoporoza
yol açan hastalıklar bulunması
5-
Osteoporoza
yol açan ilaç kullanılması
6-
Basit
düşmeler ile kolay kırık meydana gelmesi
7-
Beş
yıl içeisinde 4 cm den fazla boy kısalması
8-
Kalsiyumdan
düşük diyetle beslenme
Postmenapozal Osteoporozun Tanısı
65 yaşının üzerindeki tüm
postmenapozal kadınlarda herhangi bir risk faktörü veya kırık geçirme öyküsüne
bakmadan mutlaka “Kemik Mineral Yoğunluğu” ölçülmelidir. 65 yaşından genç
postmenapozal kadınlarda; basit travma ile kırık geçiren hastalarda önce
Osteoporozdan şüphe duyulmalıdır. Ayrıca yukarıda sayılan şüphe duyulması
gereken faktörlerin varlığında İlk olarak hastada Kemik Mineral Yoğunluğu
ölçülmelidir. Bu grupta “T Skoru” ile tanı konulmaktadır. T skorunun -2.5 in
altında olması Osteoporoz tanısını koydurur. Kemik Mineral Yoğunluğu ölçümü
yanında kan testide gerekir.
Postmenapozal Osteoporozun Tedavisi
Tedavi ilaç tedavisi ve ilaç dışı
destekleme tedavisi olarak ikiye ayrılır.
Destek Tedavisinde
1- Egzersiz:
Kemik kütlesinin korunmasında egzersiz
çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle kemiğe yük bindiren ağrılık taşıyıcı ve
kas güçlendirici egzersizler önemli yer tutar. Ağırlık kaldırıcı egzersizler,
ip atlama ve dans osteoporoz üzerinde oldukça olumlu etki yapan egzersizlerdir.
Pilates, yoga gibi egzersizler kas gücünü artırarak kemik gücüne katkı sağlar.
Bütün bu egzersizlerin yapılamadığı durumda haftada en az 3 gün 30-60 dakikalık yürüyüş yapılması da
yararladır.
2- Sigaranın Kesilmesi: Sigaranın kemik kaybını artırıcı etkisi ispatlandığından, sigaranın
bırakılması osteoporoz tedavisine önemli katkı sağlar
3- Alkol alımının azaltılması: Belirli bir dozun üzerinde alkol alımının kadınlarda
osteoporoza yol açtığı bilinmektedir.(Günlük 20 gr üzeri)
4- Düşme riskinin azaltılması: Osteoporozda basit düşmeler ile önemli kırıklar meydana
gelebildiği için düşme riskine yol açan faktörlerin azaltılması faydalıdır. Osteoporozlu
hastalarda kırıkların büyük çoğunluğu ev içi düşmeler ile meydana gelmektedir. Bu
amaçla sandalye veya merdivene çıkarak yüksekte iş yapılmaması, kaydırmaz
halı-kilim ve paspas kullanılması, banyo gibi ıslak zeminli alanlarda kaydırmaz
paspas kullanılması kırık gelişme riskini azaltmak açısından oldukça önemlidir.
5- Diyet ile yeterli kalsiyum alımının sağlanması: Postmenapozal kadınlarda 1200 mg
günlük kalsiyuma ihtiyaç vardır, oysa ki standart beslenme ile günlük 700-800
mg civarında kalsiyum alınmaktadır. Ya beslenmedeki kalsiyum miktarı
artırılmalı ya da ağızdan kalsiyum takviyesi yapılmalıdır.
6- D vitamini takviyesi: D vitamini ülkemizde mayıs ayından kasım ayına kadar güneş enerjisi
sayesinde deride oluşur. İdeal D vitamini değerinin 30 ng/ml üzerinde olması
osteoporozdan korumaktadır. Postmenapozal kadınlarda günlük 800-1200 Ünite D
vitamini ihtiyacı vardır. Besinlerle çok az miktarda D vitamini elde
edilmektedir. Bu nedenle D vitamini takviyesi yapılması önemlidir.
İlaç Tedavisi
Birinci
seçenek Bisfosfanatlardır. Henüz kırık gerçekleşmemiş ise ağızdan alınan
ilaçlar ile tedaviye başlanılır. Hasta ağızdan alımı tolere edemiyor ise
(reflüye bağlı) ve kırık gelişmiş ise daha hızlı etki için damar yolu ile
verilenler tercih edilir. Bu ilaçlara en fazla 7-10 yıl devam edilebilir. On
yılın sonunda ara vermek gerekir.
Bisfosfanatlar
ile tedavinin başarılı olmadığı durumlarda Selektif Östrojen reseptör
modülatörleri(Raloksifen) , Hormon replasman tedavisi,
Parathormon(Teriparatit), Stronsiyum Renelat, Kalsitonin, Denosumab
kullanılabilir.
Her bir
ilacın etkisi ve yan etkisi farklılıklar gösterir. İlaç tedavisi kişiye özel
durumlara göre başlanır.
Tedaviye
cevap “Kemik Mineral Yoğunluğu” ölçümü ile takip edilir. Tedavi almayan post
menapozal kadınlarda 2 yılda bir, tedavi görenlerde yılda bir Parathormon
tedavisi gören hastalarda 6 ayda bir Kemik Mineral Yoğunluğu ölçümü
yapılmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder